top of page

MUSTAFA KEMAL ŞİRKET YÖNETSEYDİ?

Milli hislerimizin yoğunlaştığı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramları sonrası Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün günümüzde yaşasaydı ve bir şirketi yönetse idi yönetim felsefesi ve stratejileri nasıl olurdu diye düşündüm ve bu konu üzerine yazmak istedim.

 

Tüm büyük Liderlerde olduğu gibi Mustafa Kemal Atatürk’ün de  başarısının ardındaki gerçek sır, tüm çalışmalarında ve başarılarının ardındaki DİSİPLİNDİR.

 

İnsanın kendi sınırlarını ve sahip olduğu yüksek değerleri keşfedebilmesi, bu sınırlara yaptığı dikkatli yolculuklarla sağlanır. Bu da kendisinin farkında olması, eğitilmiş bir zihin ve bedenle kolaya kaçmadan kendine yakışanı seçebilmesi ile başlar. Yaşamımızdaki disiplinin en büyük kaynağı, kendimize duyduğumuz saygıdır.

 

İ.Ö. 1.yüzyılda yaşamış filozof Epictetus, “Her varlık kendi doğal iyiliği için çalışır, çaba gösterir,” der.  “İnsanın özü ruhunda yer aldığı için, onun doğal iyiliği ahlaki ya da manevidir” diye de ekler. İnsan, dünyaya henüz gelişmemiş bir halde geldiğinden, kendisinin bu doğal iyiliğine ulaşması için disiplini kullanması gerektiğini söyler.

 

Disiplin, insanın istek ve arzuları üzerinde kontrol gücü geliştirmesi ve hedeflerine ulaşabilmek için yaşamını buna göre düzenleyebilmesidir. Bu irade, kişinin içindeki henüz farkına varmadığı güçlerini ortaya çıkarır ve kişinin potansiyelini adım adım gerçekleştirmesine yardımcı olur. İnsanın disiplinli bir yaşamla gerçekleştirebileceği,     kendi duyguları, aklı ve eylemleri üzerindeki özdenetimi -otokontrolü– yaşamının ve kararlarının bilincinde olarak sorumluluğunu taşıyabilme yeteneğini verir.

 

Sabah erken kalkmaktan, haftanın belirli günlerinde egzersiz yapmaya, her gün belirli bir konuya vakit ayırmaktan, yeni bir beceri kazanmak için aylar boyunca kurslara gitmeye kadar pek çok eylem aslında bir disiplin meselesidir. Bunları yapmayı isteyip de yapamamak, yaşamdaki disiplinimizin yeteri kadar güçlü olmadığını gösterir. Kişinin kariyer adımlarında, kendisini görmek isteyeceği yere doğru ilerlerken göstereceği gayret ve özen, yaşam içindeki disipliniyle doğru orantılıdır. En doğrusu, yaşamdaki disiplinimizin, tutku ve hedeflerimizin gerektirdiği kadar olmasıdır.

 Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın bir askeri disiplinle, lider ve ona yürekten bağlı disiplinli bir ekiple kazanılacağını biliyordu. İş dünyası da aynen böyledir. Disiplin ve lidere bağlı bir ekip en temel öğelerdir.  

                                       

 Ülkemizde birçok yönetici bulunmakla birlikte lider sayısı çok yetersizdir. Daha çok liderimiz olsaydı yöneticilerimizin yarısından vazgeçebilirdik.

 Lider ile yönetici arasındaki fark tamamı ile “Misyon” kelimesi içerisinde yatmaktadır.

 Mustafa Kemal gibi liderler izleyenlerini misyonları ve misyon hisleri ile heyecanlandırarak bir enerji yaratırlar. Yöneticiler ise yaratılan bu enerjiyi sevk ve idare ederler.

 Mustafa Kemal gibi liderler başarıyı misyonlarına ulaşmadaki başarıları olarak tarif ederler. Yöneticiler için ise başarının tarifi, yaptıkları işi neden yapmakta olduklarından çok, nasıl veya ne kadar iyi yaptıklarıdır.

 Mustafa Kemal gibi “Lider Yöneticiler”, daha yüksek bir takım gaye ve değerlere hitap ederler. Onlar için insanlığın iyiliği ve gelişmesine katkıda bulunmak en büyük arzuları olabilir.

 Yöneticiler daha kısa vadeli çözümler gerektiren gelir, statü, emniyet gibi bir takım ihtiyaçları ön planda tutarlar. Liderlik yöneticiliğe daha asil ve yaratıcı bir boyut getirmektedir. Liderlik olmadan yöneticilik ise pek o kadar cazip değildir.

  Bundan dolayı Mustafa Kemal’in yöneticilik tarzı  “Lider Yönetici”  diye tanımlanmalıdır.

“Yönetici uygular, lider ise yenilik getirir. Yönetici süreklilik sağlar, lider ise geliştirir. Yönetici sisteme, lider insanlara dayanır. Yönetici denetime, lider insanlara güvenir. Yönetici işleri doğru yapar, lider ise doğru işi yapar.”  

Warren Bennis

                                   

İyi bir yöneticiyle iyi bir lider arasındaki en önemli fark “odak” farkıdır. İyi yöneticiler içeriye bakarlar. Şirketin içine, bireylere, insanların tarzları, hedefleri, amaçları, ihtiyaçları ve motivasyonları arasındaki farklılıklara bakar. Bunlar küçük ve ince farklılıklardır. Ama iyi yöneticiler bunlara dikkat ederler. Bu ince farklar her insanın kendine has yeteneklerini nasıl performansa dönüştürebilecekleri konusunda onlara yön verir.

 Mustafa Kemal tam bir “Lider Yönetici”dir.

Mustafa Kemal Yönetici Olsaydı İşletmesinin Vizyonunu Nasıl Oluştururdu?

 

    I.        Vizyon İfadesini güçlü, ama kısa ve açık bir şekilde anlaşılacak bir lisanda yapardı. Örneğin “Dünya çapında servis sağlayıcı” denilince ne anlıyorsunuz? Mustafa Kemal vizyon ifadesini çok daha açık olarak oluştururdu. “Dünya çapında servis sağlayıcı” ile neyi kast ettiğini çok açık ortaya koyardı.

 

 II.        Vizyon ifadesinin mümkün olduğu kadar görsel (visual) olmasını sağlardı. Bir insanı ayda yürürken hayal edebiliyor musunuz? Evet. Bu vizyon, ABD Başkanı J.F. Kennedy’e aittir. Amerikalıları oldukça etkileyen ve yönlendiren başarılı bir vizyondur. Dolayısı ile görsel bir ifade olması, anlaşılması ve uygulamaya sokulması açısından çok faydalı olmuştur.

Mustafa Kemal de tüm gelecek tanımlarını, yapmak istediklerini görsel ifadelerle, açık ve herkesin anlayacağı şekilde ifade etmiştir. Örneğin; “Hat savunması yoktur,alan savunması vardır ve bu alan bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk edilemez” ifadesi kişilerin, savaş esnasında bulundukları yeri terk etmemeleri gerektiğini, yanlarındaki birlik geri çekilse dahi, kendilerinin geri çekilmemeleri gerektiğini, görsel ve anlaşılır bir ifadeyle, hem de motive edici olarak ortaya koymuştur.

 

III.        Vizyon ifadesinin ‘başkalarına hizmet etmekle’ ilgili olmasını sağlardı. Zira kendisinin bu sözleri bunu gösteriyor: “Millette efendilik yoktur, hadimlik (hizmetçilik-yn.) vardır. Şahsımız için değil, fakat mensup olduğumuz millet için el birliği ile çalışalım, çalışmalarının en yükseği budur.”

 

 IV.        Mustafa Kemal Yönetici olsaydı, işletmesinin vizyonunu dünyada bir “Fark Yaratmak” üzerine odaklardı.

Prof. Dr. Herbert Melzig diyor ki:

“Büyük Yunan filozofu Platon’un,  ‘Krallar filozof olsa ve filozoflar kralların tahtında otursaydı…’ şeklindeki dileği, iki bin yıllık tarihte gerçekleşmedi. Halbuki, 20. Yüzyılda ilk defa olarak Atatürk’ün şahsında Platon’un istediği gibi kelimenin tam anlamıyla bunu görmekteyiz. O, dahi bir fikir adamı olarak bir milletin, yani Türk milletinin mukadderatını ele almış ve bu milletiyle atıldığı Kurtuluş Savaşı, bu milletin medeni durumunu değiştirmiş bir inkılap ve diğer milletlerin haklarını da koruyan barış ile insanlığa muhteşem bir örnek vermiştir.”

 

   V.        Mustafa Kemal Yönetici olsaydı, işletmesinin vizyonunu en alttaki elemana en ince ayrıntısına kadar iletir, buna uygun davranmasını ve çalışmasını beklerdi.

Çanakkale Savaş tutanaklarında, Şam’da İngilizlerle yaptığı savaşlarda, Kurtuluş Savaşı’nın her aşamasında, her kademedeki komutanları ile bire bir diyalog kurduğunu, emirleri en ince ayrıntısına kadar ilettiğini görmekteyiz.

Günümüzden örnek vermek gerekirse; Marriot Otel zinciri son 75 yılın en önemli ve başarılı otel zincirlerinden biridir.  12 milyar dolarlık yıllık satış hacmiyle, yüzde yirmi orandaki özkaynak karlılığı ile tüm dünyaya yayılmış bir firmadır. Bu başarısının temellerinde ‘en iyi otelleri ve servisi yaratma vizyonu’nun, misyon ifadeleri yoluyla alt birimlere kadar yayılmış olması yatmaktadır. Bu vizyon insan kaynaklarına şöyle yansımaktadır: Her otel, standart hale getirilmiş yüksek müşteri hizmetleri ve kalite standartlarına uymak zorundadır. Otel oda hizmetlerinin, sadece bir odayı doğru biçimde temizleyip bir sonraki müşteriye hazırlamaları için 66 maddelik prosedüre kusursuz bir şekilde uymaları beklenir.

 

 

 

MUSTAFA KEMAL YÖNETİCİ OLSAYDI HEDEFLERİ ve ŞİRKET STRATEJİSİNİ NASIL BELİRLERDİ?

 

“Başarmak ya da önüne geçmek istediğiniz şey nedir? Bu soruya verilecek yanıtlar hedefleri oluşturur. İstediğiniz sonuçları almak için nasıl bir yol izleyeceksiniz? Buna vereceğiniz yanıtı strateji olarak adlandırabilirsiniz.” 

William Rothschild

 

Mustafa Kemal’e göre en iyi strateji, rakibin durumuna göre yapılan stratejidir.

 

Mustafa Kemal’in düşünce yapısına göre şirketin stratejisi aşağıdaki adımlara göre belirlenirdi:

1.    Derin Analiz yap.

2.    Kendi güçlü ve zayıf yanlarını en derin gerçekçilikle tanımla.

3.    Hiç beklenmeyen uzaklıktaki hedefleri belirle. Daha hedef aşamasında ‘beklentiyi aş, ama gücünü aşma!”

4.    Kendi en güçlü tarafınla rakibin en güçlü tarafına (en zayıf tarafına değil) saldır.

5.    Rakibini sürekli şaşırtarak aksiyona geç. Beklenmeyeni yap. Şaşırtmak başarının temelidir. Gücüne güç katar!

6.    Sürekli ve gerektiği gibi, davranışını, yaklaşımını ve taktiklerini değiştirerek hareket et.

“Sana başarı kazandıran taktikleri tekrar etme, sonsuz değişen duruma göre metotlarının da değişmesine izin ver.”

Sun Tzu (MÖ 490)

 

Mustafa Kemal’den 70 yıl sonra strateji gurusu Gary Hamel bakın ne diyor:

“Strateji devrimdir, geriye kalan her şey ise taktiktir. Strateji altüst edici olmalı ve statükoya meydan okumalıdır.”

Gary Hamel

 

 

 

MUSTAFA KEMAL YÖNETİCİ OLSAYDI YÖNETİM FELSEFELERİ NELER OLURDU?

 

Bugün yönetim metotlarını, üretim ve insan kaynakları alanlarını etkileyen bir dizi değişime tanık olmaktayız. Örneğin; işlem odaklı otokratik liderlik tarzları, yerini bilgiyi paylaşan, çalışanlarına öncelik tanıyan, onları sürekli eğiten (öğrenen organizasyon), motive eden, işletmelerinde amaçlanandan daha fazlasını sağlayan karizmatik ya da değişim liderliğine bırakmaktadır.

 

1. Mustafa Kemal, ‘maddi sermaye’ yerine ‘entelektüel sermayeyi’ ön plana çıkararak çalışmalara ağırlık verirdi:

 

Mustafa Kemal, Samsun’a giderken İstanbul Boğazı’ndan çıkan tüm gemiler Anadolu’ya silah kaçakçılığını engellemek amacıyla aranmaktaydı. Yanında silah ve para götürüp götürülmediği kontrol edilirken, “Bunlar silah arıyor ama biz oraya kafamızı götürüyoruz,” demiştir. Hep yok-hiç yokken tek sermaye kafasıydı.

Kennedy, Johnson ve Reagan gibi ABD başkanlarına hizmet etmiş olan MIT Sloan School of Business kökenli Warren Bennis’in dediği gibi, yirmi birinci yüzyılda liderlerin karşısındaki en önemli sorun, çalışanların beyin gücünü açığa çıkartmak olacaktır. Bu entelektüel sermayeyi ortaya çıkarabilmek için Mustafa Kemal tüm gerekli alt çalışmaları yapardı. Mustafa Kemal’in kullandığı “Katılımcı Yönetim” yaklaşımının ana nedeni de budur.

 

2. ‘Milli – Coğrafi’ sınırlar yerine, tüm dünyayı düşünerek çalışırdı: Mustafa Kemal , hiçbir zaman yerel düşünmemiş, tüm kararlarında global güçleri ve dünyanın durumunu dikkate alarak kararlarını geniş perspektiften vermiştir. Avrupa Birliği’nin bile gerçek kurtuluş nedeni 50-60 milyonluk ülkelere üretim yapmak yerine, ABD büyüklüğünde 350 milyon kişiye üretim yapmak daha karlıdır. Hele pazarın tüm dünyaysa…

 

3. ‘Seri üretim’ yerine ‘Yalın üretim’ uygulardı:

Mustafa Kemal’in tüm düşünce sistemi tam bir yalınlık üzerine kurulmuştur. Tüm yazdığı raporlar, talimatlar herkesçe anlaşılacak netlikte ve açıklıktadır. Sorunun özü, aslı ve uygulamaya dönük olması Mustafa Kemal için çok önemlidir.

 

4. Kısa vadeli planlar yerine uzun vadeli planlar yapardı. Ancak gelecek için bugünü feda etmezdi. Geleceği yaratan bugündür. Mustafa Kemal plan yapma aşamasında her zaman geleceği düşünüyor ancak gelecek için bugünü de feda etmiyor.

 

5. Kalite anlayışı mühendislik toleranslarına göre ayarlanmış, kabul edilebilir minimum hata politikaları – sıfır hata felsefesine odaklanırdı. İstatistiksel kalite kontrol metotlarında üç sigmadan altı sigmaya geçişi sağlardı. En önemlisi kurum kültüründe bu zihniyetin yerleşmesini sağlamaya çalışırdı.

 

6. Minimum stok yerine, tam zamanlı üretim yapardı (JIT): Zamanlamanın gücüne her zaman inanmakta ve başarıya ulaşmak için her zaman çabukluğu bir araç olarak kullanmaktadır. Latin alfabesine geçişi herkes 3 senede yaparız derken kendisi bunun ya iki ayda yapılacağını ya da hiç yapılmayacağını belirtmiş ve başarıya ulaşmıştır. Napolyon’dan edindiği en büyük savaş derdi ise, “Sürat, sürat, sürat!”tir.

 

7. Bireysel kararlar ve sorumluluklar yerine, kolektif karar ve sorumluluklara yani takım çalışmasına önem verirdi: Amaçlarına her zaman takım çalışmaları yaparak ulaşmayı hedef edinmiştir. Yaptığı Erzurum, Sivas Kongreleri, TBMM çalışı vb. hepsi bunu kanıtlamaktadır.

 

8. ‘Yöneticilik’ yerine ‘Girişimciliğe’ önem verirdi: Mustafa Kemal’in bu tarzının en büyük kanıtı her şeyi geride bırakarak Samsun’a çıkmasıdır.

 

9. Dikey Organizasyon yerine yatay organizasyon uygulardı:

 

10.             Emir Komuta Sistemi yerine, Futbol Teknik Direktörü (coach) gibi çalışırdı: Katıldığı savaşlarda Mustafa Kemal, beraber çalıştığı tüm komutanlarla sürekli diyalog halinde olmuş, onlara nasıl davranmaları ve savaşmaları gerektiğini sürekli olarak birebir anlatmış ve tüm zamanını savaş alanında örnek olarak geçirmiştir. Emirleri kendi imzalamamış ve subayların – Generallerin onun emirlerini kendi emirleriymiş gibi uygulamalarını sağlamıştır. Bu davranış tarzında öğrenilecek çok şey vardır. Hem ‘Katılımcı Yönetim’ tarzı uygulanarak astların işleri sahiplenmesi sağlanmıştır hem de astların motivasyonu artırılmıştır.

11.             ‘Klasik  pazarlama modeli’ yerine ‘ilişkisel pazarlama’ uygulardı: Mustafa Kemal, tüm savaşlarında karşısındakine ve duruma göre farklı taktikler uygulamıştır. Büyük taarruz’un planlanış şekliyle, Sakarya Meydan Muharebesi tamamen farklıdır. Bütün stratejilerini ve taktiklerini, düşmanın coğrafi dağılımı, asker sayısı, silah gücü, motivasyonu ve mali kaynaklarına göre belirlemiştir. Dolayısı ile bir işletmeyi yönetseydi öncelikle rakiplerinin pozisyonlarını inceler, analiz eder ve tüm stratejisi de buna göre belirlerdi. Müşteri ile bire bir ilişki kurar ve piyasanın nabzını tutar ve işletme içinden çok müşterileri ve dış dünya ile zaman geçirirdi. Pazarlama dehası Philip Kotler bakın ne diyor:

“Hedef kitlesinin, müşterinin zihninde olan nedir? O bastığınız zaman insanları çalıştıran düğmeler sizin satacağınız diş macunu, otomobil, fotokopi makinesi, konusunda onları etkileyecek, onları yakalayabilecek olay nedir? İşte bütün bunlar müşteriyi tanımaktan geçiyor.” Philip Kotler

 

12.              Mustafa Kemal, konusuyla ilgili çağın tüm düşünce ve yönetimlerini dikkatle inceler ve kesin olarak çağın gerektirdiği tüm yönetim tekniklerini değerlendirerek uygun olanları eksiksiz bir şekilde işletmesinde uygulardı. Dolayısıyla, işletmenin genelinin, holdingleri ve hatta departmanların değerlendirmelerinde ölçü alınan aktiflerin/yatırımların gerisi (ROA – ROI), Ekonomik Değer Artışı (EVA) gibi sayısal kriterlere ek olarak, kurumsal performansı bir bütün olarak değerlendirmeyi amaçlayan, Robert Kaplan’ın geliştirdiği “Dengeli Sonuç Kartı” (Balanced ScoreCard) sistemlerini de işletmesinde uygulardı. Hatta onu masanın başında Kaplan’ın strateji haritalarını çizerken hayal edebiliyorum.

 

13.       Mustafa Kemal hem rakipleri ile hem de çalışanları ile sosyal ilişkileri geliştirirdi. Şevket Süreyya’nın “Tek Adam” kitabında Mustafa Kemal’in Sofya’da bir nevi pasif göreve atandığı için ruhen kendini yalnız hissettiği yazar. Özellikle kış geldiğinde Sofya’da sıkılan Mustafa Kemal, Mme. Corinne’e yazdığı bir mektupta şöyle söyler: “Kış, Sofya’da çok çetindir. Bu beni yaya olarak gezintiler yapmaktan ekseriya alıkoyuyor. Mevsimin yegane eğlenceleri sefarethanelerde geçirilen geceler, meslektaşlar arasında küçük toplantılar, bazen de küçük iskambil oyunlarıdır. Bu beni çok eğlendirmeyen ve hiç hoşuma gitmeyen bir hayat… Ümit ederim ki senin, eğlenceleri eksik olmayan İstanbul’da daha hoş geçen bir hayatın var.”Mustafa Kemal fazla konuşmayı sevmemekle birlikte aslında insan ilişkileri kuvvetli, bulunduğu ortamı karizması ile etkileyen ve yönlendirebilen bir kişidir. Nitekim bu dönemle ilgili çeşitli kaynaklarda bilgisi, kibar davranışları, çok yönlü kişiliği ve çekici görünümü ile kısa sürede yalnız Sofya’daki kordiplomatik çevrelerinde değil, Bulgar yönetiminde başkent sosyetesinde de kendisine bir yer edinmiş, aranan bir kişi durumuna gelmişti.

refKoray Tulgar "Mustafa Kemal Şirket Yönetseydi"

0 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

REORGANİZASYON

Kurumlar belirli bir büyüklüğe eriştiklerinde, daha fazla  kurumsallaşmak istediklerinde veya yeni büyük bir proje aldıklarında bazen ...

Comments


bottom of page