Dünyadaki dört büyük sanayi dönüşüm trendi, şirketlerimiz için aynı anda hem tehditleri hem de fırsatları iç içe barındırıyor.
Bu Dönüşümlerin tehditlerinden korunabilmemiz, fırsata çevirmemiz elimizde:
1.TEDARİK ZİNCİRİ 4.0:
Tedarik zinciri 4.0 trendi; tedarikçi, üretici ve müşteri arasındaki süreçlerin dijitalleştirilmesi ve otomasyonu anlamına gelir. Tedarik zinciri 4.0; sipariş edilen ürünün gönderildiği andan itibaren ürünün kullanım ömrünün sonuna kadar olan tüm basamakları kapsar.
Malların serbest dolaşımı 20. yüzyılın ikinci yarısında büyük fırsatlar yarattı. Şirketler üretim nerede en ucuz ise oradan satın almaya ve entegre, küresel bir tedarik zinciri oluşturmaya başladı. Uzak Doğu’dan alınan parçalar Latin Amerika’dan gelen hammadde ile Türkiye’de işlendi, nihai ürün Avrupa’ya satıldı. Nitekim uluslararası ticaret 1950 ile 2008 arasında dünya ekonomik büyümesinin üç katından daha yüksek bir hızla, 27 kat arttı.
Jeopolitik ilişkiler, çevresel faktörler ve salgın dönemindeki kapanmalar vb. kırılganlıklar nedeniyle üç yeni eğilim görüyoruz. Dost ülkelerden satın alma (friendshoring), yakından satın alma (nearshoring) ve daha yüksek maliyete yol açmak pahasına tedariki çeşitlendirme. Şirketlerimizin da bu çerçevede tedarikçilerini çeşitlendirirken pazarları konusunda yeni fırsatları kovalamaları şarttır.
2.YEŞİL MUTABAKAT & SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK:
Bu Dünyayı çocuklarımızdan ödünç almış isek Sürdürülebilirlik temelinde çevreyi korumak ve çevreye saygı duymak sadece “‘iyi bir tutum” olarak tanımlanmamalı aynı zamanda önemli bir görev ve iş stratejisi olmalıdır. İhracatımızın neredeyse yarısını satın alan ve ülkemize doğrudan yatırımının büyük kısmını yapan Avrupa Birliği (AB) yeşil mutabakatı temel bir strateji olarak benimsemiş iken Sürdürülebilirlik konuları aynı zamanda değerli bir iş kazancı olarak görülmelidir.
Şirketlerimizin de yeni ve sürdürülebilir iş fırsatları için yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve uygun maliyetli yeşil finansman fırsatları açısından bu konuyu ciddiyetle ele almalarında yarar vardır.
3. DİJİTAL DÖNÜŞÜM:
Teknolojinin hayatın ve ekonominin her alanındaki rolünü anlatmaya gerek yok. Ancak iki konuyu özellikle belirtelim: İlki Sanayi 4.0 (AB Sanayi 5.0’ı konuşmaya başladı!). İstanbul Sanayi Odası’nın Sanayide Dijital Dönüşüm Projesi çerçevesinde yapılan Dijital Olgunluk Analizi’nde ele alınan şirketlerin ortalama skoru 4 üzerinden 1.9. Performans aralığı 1.3 ila 2.9. Yani skoru 3 ve üzerinde şirket çıkmamış! Alacak çok yolumuz var. İkincisi, sanayiye yaklaşımı değiştirebilecek olan katmanlı üretim (additive manufacturing). Bu yeni imkan, imalatın uzak yerlerdeki tesislerde, standart mamuller üretmek için ve ancak belli bir ölçekte yapılması mecburiyetini ortadan kaldırabilir. Artık şehir içindeki “makers” atölyelerinde, istenen tasarımlar, gerekirse tek kopya olarak 3 boyutlu yazıcılar tarafından ‘basılabilir’. Bunun ihracattan şehir-sanayi ilişkisine uzanan etkilerini hesaplamamızda fayda vardır.
4. COBOT:
2021’de 517 bin adet sanayi robotu iş başı yaptı. Aynı yıl, yapay zekâda önemli bir atılım olan GPT-3 teknolojisi hayata geçti. Otomasyonun siyah ve beyazdan oluşan tek bir karar olmaktan çok, insan ve makinanın farklı görevlerde birlikte çalışabileceği, pek çok gri alandan oluşan bir kompozisyon olduğu ortada. Bu sebeple, iş gücümüzü Cobot (insan-robot işbirliği) çağına uygun hale getirmeye mecburuz. Elindeki işlerin bir kısmını robot/ yapay zekaya devredebilen kalifiye çalışanlara sahip olmamız gerekiyor. Ancak, çalışanın üzerinden zaman baskısı kısmen kalktıktan sonra ortaya çıkan kaynağı verimli şekilde değerlendirebilecek yüksek katma değer odaklı şirketlere ve işlere yani yeni nesil teknolojik işlere sahip olmamız şart.
Sevdiğim Sözler
“Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengede kalmak için hareket etmek zorundasınız.” Albert Einstein
Comments