Önceki sayımızda işlediğimiz ve bu sayıda işlemeyi planladığımız Kaos Yönetimi konusu bir başka sayıda tekrar işlemek üzere bu yazımda, mühendis bakış açım ile yorumlamaya çalıştığım ve kendi örneklerimle sunacağım Yaşamın Formüllerine değinmek istiyorum.
FORMÜL1: KİŞİSEL MİSYON, KİŞİSEL VİZYON ve KİŞİSEL DEĞERLER: Sizi siz yapan gerçekler,
İnsanlar Şirketlere Şirketler de İnsanlara benzer. Şirketlerin bir vizyonu (gelecek hayali) vardır, kişilerin de bir vizyonu olmalıdır. Şirketlerin bir misyonu (varoluş amacı) vardır, kişilerin de olmalıdır. Şirketlerin, şirket kültürünün temeli olan ve onları vizyonlarına taşıyacak çalışma değerleri vardır, kişilerin de hayata tutunmaları ve hedeflerine ulaşmada taviz vermedikleri kişisel değerleri yani hedefe ulaşma yolundaki sınırları olmalıdır:
*Kişisel Misyon (Yaşam Amacı): “Hayata neden geldim? Varoluş nedenimi nasıl ifade ediyorum? Ne yapıyorsam yaşama tutunabiliyorum? Ne için kendimi hep mutlu bulurum? ” gibi soruları cevapladığımızda kendi Yaşam Amacımızı tanımlamış oluruz. Hayatımızdaki bütün her şey bu varoluş nedeninin bireysel yanıtı üzerine inşa edilir. Elbette kişinin bu soruların cevabını hemen bir çırpıda bulabilmesi çok kolay değildir. Varoluş nedeninin kişisel cevabı; ancak duygu ve düşünce yoğunluklu samimi bir içsel yolculukla mümkün olabilir.
Peki ben içime yaptığım yolculukta ne buldum derseniz; yaşam amacımı genel olarak; belki hepimiz gibi ben de “çok kısa olan bu yaşamın kıymetini bilerek yaşamak ve öncelikle ailemle ve tüm sevdiklerimle huzurlu ve mutlu olabilmek” olarak tanımlarım. Daha bir derine indiğimde ise sadece kendi var oluş amacımı yani misyonumu; “ Ruhuma bu dünyada bahşedilen bu kısa yaşamı anlamak ve yaşamıma anlam katmak için sürekli öğrenmek, sürekli yetkinleşmek ve öğrendiklerimi ulaşabildiğim tüm insanlarla paylaşarak, deneyimleyerek yaşamım boyunca ailem, işim ve ülkem için Değer Yaratmak ” olarak tanımlarım. Daha kısa bir tanımlama ile de “Sürekli Öğrenerek, Deneyimleyerek ve Paylaşarak ; Ailem, İşim ve Ülkem için Değer Yaratmak ” olarak ifade edebilirim .
* Kişisel Vizyon (Gelecek Hayali): “Gereğini yapar isem ulaşabileceğime inandığım, hayalim olan Ana Hedefim nedir? Ne yapmak istiyorum? Nereye, ne zaman ulaşmak istiyorum? ” sorularını cevapladığımızda kendi Gelecek Resmimizi çizebiliriz. Yani Vizyonumuzu tanımlarız.
Gelecek hayalimi bu doğrultuda; manevi ve maddi bir birikime ulaşmak, aileme ve çocuklarıma iyi bir gelecek hazırlamak için “ Kendimi ve Şirketimi 2020 yılına kadar Uluslararası Ölçekte ve Saygınlıkta bir değer seviyesine çıkarmak ” olarak tanımlarım.
Not : Bütün her şey hedeflerimizin ölçütlerini belirlememizle başlar ve bu ölçütlerin gereği olan kısa ve uzun dönem aksiyonları gerçekleştirdiğimizde vizyonumuza ulaşmamız ancak mümkün olur. Yani ölçüt ve aksiyon olmadan her şey sözde kalır.
* Kişisel Değerler (Sınırlar ): “Yaşam amacımı tanımlayan ve hedeflerime ulaşırken beni yolumda tutan, karakterimin, kişiliğimin özelliklerini taşıyan yaşam referanslarım neler? Yaşamımda ne olursa olsun vazgeçemeyeceğim asla taviz vermeyeceğim şeyler neler? Beni tam olarak ifade eden ve bugüne kadar deneyimlediğim, örnek aldığım beni ben yapan hangi düşünce ve duygu ölçütlerim var? ” Bu soruları kendime sunduğumda kişisel değerlerimi aşağıdaki gibi tanımladım:
1. İnanç Sahibi Olmak; Kendime inandığım için Sevdiklerime, İnsanlara, Kadere ve Allaha da inanırım. Ancak Kaderciliği kabul etmem. Her şeyin kendi elimde olduğunu, bütünsel olarak duygu ve düşüncelerimin hayatımı şekillendirdiğine inanırım. Hem her şeyin bir mucize olduğuna inanırım. Hem de hiç bir şeyin mucize olmadığına. Allah’ın yarattığı her şeyi, tüm canlıları, cansızları ve doğayı gönülden severim, korumaya çalışırım. Bu dünya’ da yaptıklarımın ya da yapamadıklarımın hem bu dünyada karşılık bulacağına hem de aynı şekilde değerlendirileceği başka bir sonsuzluk olduğuna inanırım. Bedenin ruhun bir elbisesi olduğunu kabul eder sanatla, sporla, bilgiyle, sevgi ve inanç ile ruhumu beslemeye çalışırım. Karşı inanç ve düşüncelere sonsuz saygı duyarım. İnancın başarının ve mutluluğun anahtarı olduğunu düşünürüm.
2. Olumlu ve Doğru Olmak; Yaşama, Olaylara ve İnsanlara hep pozitif bakarım. Herkese Saygı ve Sevgi ile davranırım. Eksik veya ters tarafını tamamlayabilecek gücü kendimde bulabilmek ve gelişebilmek için öncelikle olayların, kişilerin ve kendimin olumlu taraflarına odaklanırım. Motivasyonumu hep yüksek tutmaya çalışırım. Etkileşimde olduğum tüm insanlara öncelikle tam güvenir ve onlara verdiğim değeri hissetmelerine gayret ederim. Onlarla birlikte hep doğrunun peşinden gitmeye çalışırım. Hatalarımdan ders çıkarak tekrarlamamaya çalışırım. Karşımdakini hep anlamaya çalışırım. Kendi değer manzumemi hep aklımda tutar tanımladığım bu değerleri bir yaşam biçimi olarak özümserim. Değerlerimin ışığı altında doğru ve dürüst olmaya çalışır aynı karşılığı almayı beklerim. Sözümde dururum. Sözlerde durulmasını beklerim. Diğerlerinin gözünde önce olumlu ve iyi bir insan olmaya çalışırım. Sözlerin uygulamalar ile örtüşmesini önemserim.
3. Tutkulu Olmak; Yaşamımdaki her şeyin ruhum ile temas kurmasına izin veririm. Ne istediğimi bilirim. Yaşam hedeflerimi planlarım. Hedeflerimin peşinden yılmadan koşarım. Yaptığım her işi coşku ile yaparım. Çaba harcamayı sonuç almak kadar önemserim. Sevdiğim her şeyi heyecan ile severim. Kendimi inandığım şeye adarım. Yaşamı merak ederim. Sürekli Öğrenmeye çalışırım. Bilginin peşinden koşmaktan bıkmam. Vazgeçmem, yılmam. Israr ederim. Dinlerim, gözlemlerim, araştırır ve okurum. Çok çalıştıkça daha çok biriktirdiğimi düşünürüm. Biriktirdikçe daha çok paylaşabileceğimi kabul ederim. Bedensel Enerjimi korumak için beslenmeme, uykuma, sağlığıma dikkat ederim. Her ne yapıyorsam o ana odaklanıp keyifle yaparım.
4. Değer Yaratmak; Hayatımın her kademesinde kendime, aileme, işime, ülkeme ve insanlığa faydalı olmak için sürekli değer üretmenin peşinde koşarım. Değer yaratmak için harcadığım çaba ve ürettiğime inandığım değerler bana yaşama keyfi verir. Çocuklarıma bırakabileceğim en değerli mirasın bu değerler olduğuna inanırım. İnandığım değerlerin karakterimi şekillendirmesine ve hayat görüşüm haline gelmesine izin veririm. Değerlerimi deneyimlerimle sınarım. Değerlerimi yaşamaya ve paylaşmaya gayret ederim. Değer odaklı olarak düşünce ve davranış sistematiğimi şekillendiririm. Değeri hem somut hem de soyut kazanımlar olarak görürüm. Maddi ve Manevi değerlerin toplamının çok daha anlamlı olduğunu kabul eder, hatta manevi değerlerin daha önemli olduğuna inanırım. İşimi sadece başarı kazanmak için değil öncelikle değer üretmek için yaparım. Bilirim ki değer üretebilmek ve değerli olmak başarılı olmaktan daha önemlidir.
5. Paylaşmak; Deneyimleyerek inandığım her şeyi uygun zaman ve ortamlarda çevremle paylaşırım. Ürettiğime inandığım tüm değeri çevremle paylaşmaya gayret ederim. Her şeyin paylaştıkça kıymetinin arttığına inanırım. Maddi ve Manevi üretebildiğim tüm değeri paylaşmam gerektiğine inandığım herkesle paylaşırım. Bilgimi, sevgimi ve varsa; paramı, gücümü ihtiyacı olanlarla paylaşırım. Bazen sadece paylaşmak için bile değer üretmeye çalışırım. Dostluğa ve sevdiklerime çok önem veririm. İnsanların yüreklerine dokunmaya çalışırım. Yüreğime dokunmalarına izin veririm. Biz olmanın gücüne ve enerjisine inanırım. İyi bir ekip oyuncusu olmaya gayret ederim. Dinlerim. Konuşurum. Geribildirim alır, geri bildirim veririm. Her şeyin paylaştıkça daha anlamlı ve güzel olduğunu düşünürüm.
6. Özgün Olmak; Yaşamı anlamak ve yaşamıma farklı anlamlar katmak için çaba harcarım. İnsan beyninin hem sağ hem de sol yarım küresinin aynı anda fark edebileceği özgünlükleri görmeye ve üretmeye çalışırım. Konuları; inançlarıma ve birikimime göre mümkün olduğu kadar özgünleştirmeye gayret ederim. Anlara, olaylara, bilgiye ve ürettiğim her şeye kişisel yorumlarımla anlam ve lezzet katmaya çalışırım. Tüm öğrendiklerimi özgün bir biçimde uygulamaya çalışırım. Özgün olması için ekstra çaba harcamadan özgün olması için her şeyi defaten yorumlarım. Değiştiremeyeceğim ve etkileşimde olduğum her şeyin benim için en güzeli ve en iyisi olduğunu düşünür onlara beni motive edecek farklı anlamlar yüklerim. Özgünleştiririm. Yeninin peşinde koşar, yeniyi takip ederim. Yenilikçi yaklaşımlara önem verir, yeniliğin bir parçası olmaya çalışırım. Yaşamı farklılaştırmanın yolunun farklı düşünmek ve farklı olmaktan geçtiğine inanırım.
FORMÜL 2.TOPLAM YAŞAM ETKİNLİĞİ: Toplam Yaşam Etkinliği için; OEE yerine OLE (Overall Life Efficiency),
Bildiğiniz gibi üretim yapan şirketlerin veya fabrikaların bir Toplam Kullanma Etkinliği vardır. İngilizce “ Overall Equipment Efficiency ” olarak Türkçe “ Toplam Ekipman Kullanım Etkinliği “ olarak tanımlanır. Japon Üretim standartları olarak dünyaya TPM veya TPS metotları içerisinde yayılmıştır. Hemen hemen tüm dünya şirketlerinde kabul görmüş olan bu standart ölçüt uluslararası en önemli verimlilik referansıdır. Aşağıda görüleceği üzere dikkatinizi çekeceğine inandığım ve ucunu bireysel yaşamımıza bağlayacağım formül üç boyutlu olup (içler, dışlar yani paylar, paydalar birbirini götürdüğünde) “Toplam Fabrika Etkinliğinin” yani “OEE” nin aslında “Kaliteli Üretim Süresi Oranı” olduğunu rahatça anlarız.
Aslında Fabrika Kulanım Etkinliğini artırmak, verimliliği artırmak demektir. Verimliliği artırmak maliyetleri düşürmek demektir. Maliyeti düşürmek karı artırmak, katma değer yaratmak demektir. Formülden de görülebileceği üzere Toplam Etkinliği artırmak için Kaliteli Üretimi artırmak yeterlidir. Gerçek katma değer Kalitede gizlidir. Etkinlik ancak Kaliteli Üretimle mümkündür.
Peki yaşamımızda da öyle değil midir aslında? Ne yaparsak yapalım ancak Kaliteli Üretim yaratıp gerçek katma değer yarattığımızda kendimizi daha iyi hissetmez miyiz? Çocuklarımızla ve sevdiklerimizle bile işlerimiz nedeniyle çok zaman geçirmek yerine Kaliteli zaman geçirmeye çalışmaz mıyız?
İşte bu bakış açısı ile ve aynı formülle o zaman bunu özel hayatımız için de yorumlayarak ulaştığımız sonuca göre bu orana “Toplam Yaşam Etkinliği (OLE)” pekala diyebiliriz.
Yukarıdaki formülde belirtilen planlı duruşları; ömrümüzde uykuya ayırdığımız toplam süre (neredeyse toplam ömrümüzün 1/3’ü) olarak, plansız duruşları ise; bütün ömrümüz boyunca katma değer yaratmayan işlere harcadığımız toplam süre olarak kabul edebiliriz. Buradan yaşamımızdaki kişisel Yükleme Süresini hesaplayabiliriz.
Yaşamımızın kişisel Kaliteli Üretim Süresini ise kendi kabulümüz olan beklentilerimize göre belirlediğimiz “yaşam kalite kriterleri” ve içinde bulunduğumuz “dış çevrenin belirlediği kalite kriterlerine” uygun bir şekilde katma değer yaratarak yaşadığımız toplam süre olarak ifade edebiliriz.
Buradan hareketle Toplam Yaşam Etkinliğimizi Yukarıdaki formül üzerinden hesaplayabiliriz. Aslında katma değer üretimimizin yaşamımızın toplam etkinliğini belirlediği çıkarımını yapabiliriz.
“Yani çok yaşamak değil kaliteli yaşamak lazım (!)” diye tanımlayıp durduğumuz cümleyi “katma değer üreterek yaşadığımız toplam süre” olarak kabul ederek bu formüller ile de pekala ölçütlendirebiliriz.
Yaşamın ne kadar kısa olduğunu düşünür isek etkin bir hayat yaşayabildiğimize inanmamız için yaşamımızdaki temel hedeflerin aynı fabrikalarımızda olduğu gibi aşağıdaki ölçütler ile tanımlanabileceğini belirtebiliriz:
Hedefimiz: Kapasite Kullanım Oranımızı ve Kapasite Kullanım Etkinliğimizi arttırmayı hedeflemek olmalı. Bunun için belki de hep bilginin peşinde koşmalı ve bu bilgiyi eyleme dönüştürmeyi başarmalıyız. Uyuduğumuz süre kullanmadığımız kapasite (planlı duruşlarımızdır). Bize katkısı olmayan, katma değeri olmayan kayıp zamanlarımızı gözden geçirip minimize etmeliyiz. Kendi kapasitemizi geliştirmek için hep çaba harcamalıyız. Var olan kapasitemizin farkında olarak beklentilerimize ve hayat kalitesine ulaşmak için hayatın tüm fazlarında çok çalışmalıyız. Katma değer yaratmayan kayıp zamanları ve tembelliği hayatımızdan çıkarmalıyız (Kişisel Kullanım Oranı).
Hedefimiz: Ne iş yapıyorsak bizi hataya ve yanlışa sevk etmeyecek kadar hızlı olmayı başarabilmeliyiz. Rekabetçi olabileceğimiz, önde olabileceğimiz bir şekilde rekabet hızımızı ayarlamayı ve gerektiğinde değişim ve gelişim için hızımızı artırmayı başarmalıyız. Değişim ve gelişimlere hep açık olmalı, yaşadığımız ortama yaşadığımız çağa hızlı bir şekilde ayak uydurabilmeyi başarabilmeliyiz. Gerektiği kadar hızlı olmak bize katma değer yaratacağımız daha çok zamanın yaşamımızda olmasını sağlar (Kişisel Hız Performans Oranı).
Hedefimiz: Doğru işi, doğru şekilde ve bir seferde gerçekleştirmeyi hayat felsefesi haline getirmeliyiz. Yaşamımızın her anında sürekli olarak Kalite üretmeli ve Kaiteyi aramalıyız. Bu çabamızdan önce biz haz duymalı sonra etrafımızdaki insanlarla ile de bunu paylaşabilmeliyiz. Kişisel Kalite standartlarımız hep yüksekte olmalı. Değerlerimizin şekillendirdiği karakterimizle, davranışlarımızla, yaptığımız işler ile her zaman kendimizi önce kendimiz takdir etmeliyiz. Önce yaptıklarımızı kendimiz beğenmeliyiz. Sosyal ve özel ilişkilerimiz dahil her şeyi hakkını vererek yapabilmeli ve keyif alarak Katma Değer üreterek zaman harcamayı becermeliyiz (Kişisel Kaliteli Üretim Oranı).
Benim Puanım=%80%90*%95=%68 Yaşam Etkinliğimi artırmak için daha yapacak çok işim var J.
FORMÜL 3. TOPLAM YAŞAM ENERJİSİ FORMÜLÜ: Kaliteli ve enerjik Bir Yaşam için ,
Tüm formüllerimizde olduğu gibi bu formülümüzde üç boyutludur. Kişisel hayatımızda sahip olduğumuz Toplam Enerjinin ya da Toplam Performansın aslında aynı andaki Akıl Zindeliği, Duygusal Zindelik ve Bedensel Zindelik ile ilgili olduğunu hepimiz biliriz. Ancak bir türlü bu kavramları bir biri ile ilişkilendiremeyiz. Belki de her biri diğerinden daha önemli olmayan bu üç enerjinin etkileşimi hayatımızdaki toplam enerji seviyemizi belirler. Bu durumda yukarıdaki OEE formülünde olduğu gibi her bir enerji seviyemizin % oranlarını yani kendimize vereceğimiz % puanların birbiri ile çarpılarak toplam bir Kişisel Enerji Oranı hesaplanabileceğini söylemek yanlış olmaz. Bu puanlamayı yaparken önce kapasitemizin, beklentilerimizin ve ortamımızın farkında olmalıyız. Yaşadığımız ortamda ne kadar enerji ihtiyacımızın olduğuna dair bir öngörüyü yapmalıyız. Yaptığımız işe göre farklı enerji seviyelerine ihtiyacımız olabileceğini unutmamalıyız. Bir sporcu isek daha çok bedensel enerji, bir bilim adamı ise daha çok zihinsel enerjiye, bir sanatçı isek de daha çok duygusal enerjiye ihtiyacımız olduğunu bilmeliyiz. Ancak hangi işi yapıyorsak yapalım en çok da duygusal ya da ruhsal enerjiye ihtiyaç duyduğumuzu hepimiz kabul ediyoruz sanırım.
Yaptığımız tüm işler ancak Zihin Enerjimiz ile akılcı, Duygusal Enerjimiz ile heyecan verici ve Fiziksel Enerjimizle hızlı olabilir.
Benim Puanım=%90%95*%90=%77 Toplam Enerjimi artırmak için de daha çok yapacak iş var J.
Zihnimizin besini; bilgidir. Bilgi ile beslenen zihinler zinde kalır. Hep merak etmeli, araştırmalı ve okumalıyız. Öğrendiğimiz bilgileri hayatımızın içinde kullanmalı, mümkün olanları deneyimlemeye çalışmalıyız. Zihnimizi dinginleştirecek sosyal faaliyetleri ihmal etmemeliyiz. Aslında zihin enerjimiz için beynimizin sol yarım küresini geliştirmeliyiz de diyebiliriz.
Duygularımızın besini; sanattır, müziktir, hobilerimizdir, ibadettir, ailemizdir, doğadır, sevdiklerimizdir, okumaktır, şiirdir, ilişkilerimizdir, maneviyattır, seyahatlerdir, eğlencedir… Hepimize göre de değişebilir. Kendi eksenimiz içerisinde her zaman Duygularımızı beslemeli, duygusal enerjimizi yüksek tutmalıyız. Beynimizin sağ yarım küresini de ihmal etmemeliyiz diyebiliriz. Bu sayede kapasitemizin üstünde performanslar sergilememiz mümkün olacaktır.
Bedenimizin besini; zinde ve sağlıklı bir bedenin ilk şartı adı üzerinde doğru beslenme ve düzenli egzersizdir. Düzenli ve gereği kadar uyku, kötü ve zararlı alışkanlıklardan sakınmak, temiz havada bulunmak vb… aktiviteler bedenimizi genetik mirasımız da iyi ise uzun yıllar zinde ve enerjik tutacaktır. Bu da çabukluğumuza ve gücümüze yansıyacaktır. Bu sayede kapasite kullanımımız hep yüksek olacaktır.
FORMÜL 4. TOPLAM YAŞAM PERFORMANSI FORMÜLÜ: Yüksek Performansı bir Yaşam için,
Diğer formüllerde olduğu gibi bu formülü de üç bileşenli, üç boyutlu ele almalıyız. Kapasiteli bir yaşam ihtiyacı da bireye üç farklı bileşen sunuyor:
Becerilerimiz, Bilgimiz; Tecrübelerimiz (Ability); Uzun dönemde öğrendiğimiz, geliştirdiğimiz tüm yeteneklerimizi kapsayan işimizi daha iyi yapmamıza yarayan tüm kazanımlarımızı ve deneyimlerimizi burada tanımlayabiliriz. *Ben mevcut yapmakta olduğum iş için kendime 100 üzerinden 80 puan veriyorum.
Kişisel Yetkinliklerimiz, Tutumlarımız , Paradigmalarımız (Personality); Uzun dönemde geliştirdiğimiz davranış biçimlerimizi, hayata ve olaylara bakış açımızı, diğer insanlarla kurduğumuz ilişki ve iletişim ölçütlerimizi, alışkanlıklarımızı burada tanımlayabiliriz. Karakter ve Kişilik özelliklerimizin hayata yansıması olarak da düşünebiliriz. Kişiliğimiz 10-12 yaşlarında referans olarak neredeyse tamamen şekillendiğine göre ancak bazı tutumlarımızı bu öz kişiliğin üzerine belli bir disiplin altında geliştirebiliriz. Yani davranış özelliklerimizi tamamen değiştiremeyiz. Örneğin; 10 yaşında utangaç olan bir insan, 20 yaşında da, 30 yaşında da utangaçtır. Ancak topluluk önünde konuşma veya dans etme yetkinliğini kazanabilir. Bu tutumu onun utangaçlık davranış özelliğinin değiştiğini göstermez. Davranış özellikleri değişmez, tutumlar değişir. Kişilerin bizi algılamalarını bu gelişimlerle yönlendirebilir, yaptığımız iş ile ilgili etkin sonuçlar almak için yetkinliklerimizi geliştirerek yapacağımız işe uygun tutumları elde edebiliriz. Bu gelişim bazen çok uzun zamanlara mal olabilse de mümkündür. Alışkanlıklarımızı değiştirebilirsek tutumlarımızı değiştirebliriz.
*Ben mevcut yapmakta olduğum iş için kendime 100 üzerinden 85 puan veriyorum.
Kişisel Motivasyonumuz (Motivation); An içinde değişebilen, bizi hayata tutunduran bakış açımız. Yaşamı değerlendirirken, hayatımıza bakarken keşfettiğimiz ya da maalesef keşfedemediğimiz mutluluk penceremiz. Genelde yaşamla bizim aramıza giren üçüncü sebeplerle azalmasına ya da artmasına izin verdiğimiz mutluluk endeksimiz, moral seviyemiz.
İş ortamında bazen azalan bazen de artan değişken bir ölçüt olmasına rağmen esasen hayata bakış açımızın ve duruşumuzun belirlediği Öz Motivasyonumuzu değişken bir ölçüt olarak kabul edebiliriz.
Ancak yaşamla aramıza giren, motivasyonumuzu etkileyen üçüncü sebepleri mutluluk penceresinden bakarken ayağımızın altındaki tabure olarak kabul etmeliyiz. İçimizdeki pencereyi ancak biz keşfedebiliriz, biz oluşturabiliriz. Diğer sebepler içimizdeki bu pencereden yaşamımıza daha yüksekten veya daha alçaktan bakmamızı sağlayabilir ama pencereyi ancak biz içsel yolculukla bulabiliriz.
Ben hayatımın mutluluk endeksi, yani motivasyon seviyem için kendime ortalama 100 üzerinden 95 puan veriyorum.
Üç puanı bu formüle yerleştirirsek;
Toplam Yaşam Performansım = %80 %85 %95 = %65 olarak çıkıyor J.
Yani burada da yapacak çok şey var J.
İş ve iş ortamları açısından bakar isek, genelde tüm bireylerin performansı bu formülde görüldüğü üzere iş yaparken kendi puanlamam da olduğu gibi %65’ler civarında çıkar.
Sadece motivasyon kaynaklı anlık değişkenlikler ile bu performans dip yapabilir, tavan yapabilir. Motivasyon puanımız yukarıda iken performansımız yüksek, motivasyon puanımız düşükken performansımız düşük olur. O nedenle kısa dönem içerisinde motivasyonumuzu yüksek tutabildiğimiz anlarda ortalama performansımızı daha yüksek seviyelere çıkarabiliriz. Uzun dönemler için ise ortalama mutluluk endeksimizin yani motivasyonumuzun yüksek olmasının kendi elimizde olduğunu ve bunun yüksek hayat performası sağladığını unutmamalıyız ( bakınız “Mutluluğun Resmi Tablosu” Abidin Dino).
Beceri ve yetkinlik gelişimi biraz daha uzun bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşir. Dolayısı iş ile liderlerinin temel görevlerinden biri ekip üyelerinin iş motivasyonlarını hep yüksek tutmaya çalışarak ortalama performanslarını hep üst limitte sunmalarını sağlamaktır.
Sonuç olarak, bir bireyin sahip olabileceği en önemli şey belki de ÖZ KİŞİLİK özellikleridir. Birey bu öz kişiliğinin ne kadar farkında ise o kadar kendi gelişimine zaman ayırır. Yaptığı işe uygun tutumlar geliştirebilmek için o kadar fazla çaba harcar. Bireyde bir ÖZ DİSİPLİN ve ÖZ MOTİVASYON olmadan yukarıdaki hiç bir formül çalışmaz. Yaşamındaki Etkinlik, Enerji ve Performans yükselmez. İş yerindeki hiçbir prosedür, talimat, ödül, terfi veya çalışma ortamı, örgüt iklimi bireyin içindeki bu ÖZ duyguların yerini alamaz.
Doğru işi doğru şekilde yapmak ancak DOĞRU BİREYLER ile mümkündür. Siz siz olun önce kendinizi sonra da işinizdeki tüm ekip üyelerinizi bu gözle tekrar gözden geçirin. Emaneti ehilseniz kabul edin ve Emaneti ehline verin.
Sevdiğim sözler:
“ İşi ehil olmayan kişiye verdiğin zaman kıyameti gözle ” Hz. Muhammet (S.A.V.) ( Buhari Rakika 35)
Kommentare